Saner: UBP koronavirüsü götürdü – DT Kıbrıs Haber | Kıbrıs Haber
KKTC

Saner: UBP koronavirüsü götürdü

Saner: UBP koronavirüsü götürdü


Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Ersan Saner, muhalefetin pandemi döneminde; “UBP’nin sıkıntı yaşayacağını ve iktidardan götürüleceğini” düşündüğünü ancak UBP’nin koronavirüsü “götürdüğünü ” kaydetti.

UBP Basın Bürosu’ndan verilen bilgiye göre, Saner katıldığı programda, hükümetin koronavirüsle mücadelede başarılı olduğunu, şimdi de ekonomik sıkıntıların aşılması için çalışıldığını kaydetti.

UBP Parti Meclisi’nin son toplantısına ilişkin bilgileri de paylaşan Saner, toplantıda ağırlıklı olarak Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine ve yapılması gereken çalışmalara yönelik değerlendirmeler yapıldığını söyledi.

Saner şunları kaydetti:

“KKTC’nin başı ne zaman derde girse onu bu dertten kurtaracak parti UBP olmuştur. UBP’yi siyaseten ortaya koyacakları çabalarla yerinden edemeyeceklerini bilen muhalefet ise böylesi dönemlerde UBP’ye ciddi sıkıntı yaşatacaklarını düşünmektedirler. Ama UBP dünyada birçok ülkenin yapamadığını yaptı ve koronavirüsle mücadelede büyük başarı sağladı. Bugün hâlâ büyük devletler virüsle mücadele ederken bizde vakalar sona ermiştir. UBP’yi götüreceklerini zannederken, UBP koronavirüsü götürdü.”

UBP Genel Sekreteri Saner, sağlık alanındaki başarıyı ekonomi ve çalışma alanında da sürdürme zorunluluğuna işaret ederek, ülkenin tanınmamışlığın verdiği sıkıntılar yaşandığını, ancak Anavatan Türkiye ile iyi ilişkiler geliştirip destek alan tek partinin UBP olduğunu kaydetti.

Türkiye ile imzalanan ekonomik işbirliği antlaşmasına da değinen Saner, “Mayıs 2019’da göreve geldiğimizde protokol imzalanmamıştı, rakiplerimiz ‘UBP Türkiye ile protokol imzalayamaz’ diye düşünüyorlardı, 20 Temmuz 2019’da imzalandı ve 750 milyon TL’lik kaynağın ülkeye gelmesi sağlandı. Yeni dönemde de ‘olmaz’ dediler, 2.3 milyar liralık protokol imzalandı. Bu antlaşmanın en önemli özelliği 1 milyar 38 milyon TL’nin cari bütçeye katkı olarak hibe verilmesidir. Şu anda hükümetimiz ekonomik anlamda rahatlanmanın sağlanması adına projeleri uygulamaya başlayacaktır. Bazı kaynaklar da bunun için kullanılacaktır” ifadelerini kullandı.

“Muhalefetin söylemleri beni düşündürmüyor” diyen Saner, “Ben bizim performansımıza odaklanmak istiyorum. Biz ülkeyi idare ediyoruz, onlar konuşuyor. Bizi takip etmeye devam etsinler. Biz tanınmamış bir ülkeyiz, bizim IMF’miz yok. Kıbrıs Türklerinin geleceğini ipotek altına alıyor söylemlerini takmıyorum” şeklinde konuştu.

Saner, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu protokoller bizim aleyhimize değildir. Protokol, dünya ile aynı dili konuşmamızı söylüyor. Biz inatla aynı dili konuşmamayı yeğliyorsak bizde bir sorun var. Ercan Devlet Havalimanı’nın,  Telefon Dairesi’nin, limanların özelleştirilmesi konusu var. Bir tek özelleştirme yapabildik o da Ercan.

Ama telefon dairesi özelleşmedi. Bakın gelirlerine, 90’lı yıllarda neydi, 2000’de neydi, şimdi ne? Büyük kayıp söz konusu. Telefon Dairesi’nin idare olarak şemsiye olarak durması hepimizin isteğidir ama orada esas sorun halkın eleştirilerinin giderilmesi çağdaş hizmetlerin verilmesidir.

Devlet kurumlarımızın hizmet yapabilmesi için imkânlar kısıtlı ve hantal. Karayollarının temizliği ortada. Gerçeklerin ne olduğu ortada. Biz yapacaksak yapalım, engelleyen mi var? Ama bazı faktörler bunu engelliyor. Gerçekleri görmek lazım. Ya dünyayla aynı dili konuşacağız, ya da kendi kendimize yürüyeceğiz. Akıntıya kürek çekilmez. Tüm dünya bunları uygularken biz neden tersini iddia ediyoruz. Bu protokoller dünya ile aynı dili konuşmanız lazım diyor. Protokolde bizim isteğimiz dışı bir şey yazıyorsa düzeltebiliriz.”

Geçen günlerde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın “Singapur” örneğinin bazı kesimler tarafından eleştirilmesine de değerlendiren Saner, “Sayın Oktay, Singapur örneğini verirken sembol olarak verdi. Biz Oktay’ı eleştireceğimize biz ülkemizi diğer gelişmiş ülkelerle aynı seviyeye gelmek için neler yapıyoruz veya yapmıyoruz, ondan sonra çıkıp eleştirelim. Bunun Oktay tarafından ifade edilmesi gayet güzel ve gurur verici. Biz inci olarak görmek istiyoruz diyor. Biz burada otururken hangi projelerle inci olmaya çalışıyoruz? Her şeyi öncelikle kendimizin yapıp başarmamız lazım. Görüşleri tartışacağımıza, biz neler yaptık, ülkenin Singapur olması için hangi projeleri ortaya koyduk onu görelim. Eleştirenler neyi ortaya koydular” ifadelerini kullandı.

Güney Kıbrıs’ta Köprülü ve Tuzla camilerine yapılan saldırıların sonrasında Rum yönetiminin eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Saner, “Güneydeki yaklaşımı yadırgamıyorum, felsefesi bu. Rumlardan ne beklersiniz?” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“Rum sözcüye şunu söylemek isterim, eğer bugün KKTC’de veya Türkiye’de sinagoga kiliseye saldırı yapılırsa dünyanın tepkisi ne olur? Dinler kardeşliği temsil eder. Din çatışması üzerinden yapılan şey dünyaya zarar verir. Camilere saldırı yaptığınıza elinize ne geçecek? Buna tabi ki tepki konacak. İbadethanelere zarar vermenin kime ne faydası var? Aynı şey bizde olsa tepki veririm.”

Saner, “Türkleri adadan kazımanız mümkün değil” diyerek, Rumların bunu başaramayacağını vurguladı. Saner, “Bununla yaşamayı öğrenmek zorundasınız. Barış söylemleriyle olmaz. Bizim gibi barışçıl bir toplum mu var? Eğer Güney Kıbrıs 40 yıl tanınma için uğraşsaydı, biz tanınsaydık, bizde tanınsın diye sesler çıkacaktı. KKTC ilelebet yaşayacaktır, 3 cami taşlayıp bayrak asarak bizleri yoldan geri çevireceklerine inanıyorlarsa akıntıya karşı kürek çekiyorlar ama akıntı daha güçlü” şeklinde konuştu.

 

(BRT/TAK)