20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları çerçevesinde Lefkoşa Dr Fazıl Küçük Bulvarı’nda tören düzenlendi – DT Kıbrıs Haber | Kıbrıs Haber
Manşet

20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları çerçevesinde Lefkoşa Dr Fazıl Küçük Bulvarı’nda tören düzenlendi




20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları çerçevesinde Lefkoşa Dr Fazıl Küçük Bulvarı’nda tören düzenlendi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı törende, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Önder Sennaroğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, Başbakan Ersan Saner, bakanlar, konuk bakanlarla milletvekilleri, askeri erkan, protokol ve diğer yetkililer katıldı.

Cumhurbaşkanları, tören alanına gelişte araçlarına atılan karanfiller ve araçlardan inerken alışlarla karşılandı.

Saygı duruşu, İstiklal Marşı ile bayrakların göndere çekilmesiyle başlayan tören, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tören birliklerini denetleyip, halkın bayramını kutlaması ile devam etti.

Törende daha sonra Yavuz Çıkarma Plajı’ından atletler tarafından getirilen Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bayrakları tören alanına getirilerek Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a verildi.

Törende konuşan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk halkını aydınlığa, özgürlüğe ve bağımsızlığa kavuşturan 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın 47’nci yıldönümünün bir kez daha büyük bir coşku ve heyecanla kutlandığını ifade ederek, aynı zamanda mübarek Kurban Bayramı’nın da birinci gününün idrak edildiğini anımsattı.

Konuşmasında Kıbrıs konusundaki tarihsel sürece değinen Tatar, Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak etmeyi hedefleyen Akritas Planı’nın, 21 Aralık 1963 tarihinde başladığını hatırlattı ve süreçte Kıbrıs Türklerine yönelik yoğun saldırılar yapıldığını söyledi…

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, tüm yaşanan acılarda Kıbrıs Türkü’nün gözünü bir an bile Toros’lardan ayırmadığını ifade etti…

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin, 4 Mart 1964 tarihinde aldığı haksız ve siyasi bir kararla Rum devletine dönüşen Kıbrıs Cumhuriyeti’ni “Kıbrıs’ın tek meşru hükümeti” olarak tanıdığını ifade eden Cumhurbaşkanı, bu kararın, çözümün önündeki en büyük engeli teşkil ettiğini söyledi.

Tatar, bu kararın iki taraf arasında yarattığı dengesizlik ortadan kalkmadıkça, Rum tarafının hiçbir zaman adil ve kalıcı bir anlaşmaya yanaşmayacağına işaret etti…
Tatar, “20 Temmuz 1974 sabahının erken saatlerinde Mehmetçik, Girne sahillerine ayak basarken, paraşütlerle de gökten yağmur gibi toprağa iniyordu. O Cumartesi sabahını, halkımız ile Mücahitlerimizin, Mehmetçikle kucaklaşmasını, sevinç göz yaşlarını ve yaşananları unutmak mümkün değildir” dedi…

Tatar, dış güçler ile bazı çevrelerin Türkiye’yi “işgalci” olarak gösterme çabalarını sürdürmeye devam ettiğini de vurgulayarak, Kıbrıs’ta esas işgalcinin, EOKA terör örgütünü organize eden, Akritas Planı’nı hazırlayan, faşist darbeyi gerçekleştiren ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ısrarla bir Rum devletine dönüştürmek isteyen Yunanistan olduğuna işaret etti.
Enosis hedefli 1963 kanlı Noel saldırılarında halkın silah zoruyla eşit kurucu ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’nden dışlanırken, yönetsel işlevlerden de yoksun bırakıldığını dile getiren Tatar, “Ama, halkımız yine ayağa kalkmasını bilmiş, kimsenin tahakkümü altına girmemiş, yönetimler oluşturmuş, çeşitli evrelerden sonra 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilmek suretiyle, bir asırlık özgürlük ve varoluş mücadelemiz taçlandırılmıştır. KKTC’nin kurulmasıyla, bağımsız ve egemen bir devlete kavuştuk. Bu en büyük başarımız, gururumuz ve onurumuzdur. Bunları da yine Anavatan Türkiye ile Barış Harekatı’na borçluyuz” dedi.

Barış Harekatı sonrasında başlayan müzakere süreçlerinin de Rum-Yunan ikilisinin değişmeyen zihniyeti ve uzlaşmaz tutumundan dolayı başarısızlıkla sonuçlandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı, federal zemine dayalı bir anlaşmayı, Türkiye’nin garantörlüğünü kaldırmak ve Türk askerini Kıbrıs’tan uzaklaştırmak olarak gören Rum tarafının, eşitliği, yönetimi ve zenginliği Türk tarafıyla paylaşmak istemediğini belirtti.

Cumhurbaşkanı, konuşmasında Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Kıbrıs sorununda izlenecek yeni vizyona da değindi.

Kıbrıs konusunda Müzakere yolu ile adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir anlaşmadan yana olduklarını bir kez daha dile getiren Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Ancak bunun için, yaklaşık 60 yıldır var olan gerçek, 2 devletin varlığının kabul edilmesi gerekmektedir. Bunların başında da egemen eşit iki devlete dayalı çözüm gelmektedir” dedi.

Cumhurbaşkanı olarak asli görevinin devleti, egemenliği, halkın hak ve çıkarlarını korumak, halkı Rum’un azınlığı yapmamak ve anavatan Türkiye ile sarsılmaz bağları daha da güçlendirmek olduğunu belirten Tatar, Maraş konusuna da değindi ve önemli bir açıklamada bulundu.

Tatar, “Ülkemizin bir parçası olan Kapalı Maraş’ı açma kararımız, yıllardan beridir mallarına ve mülklerine gidemeyen eski sakinlerinin ve hak sahiplerinin mülklerinin iadesini mümkün kılacak, son derece önemli bir açılımdır. Amacımız buradaki mağduriyeti gidermektir. Kapalı Maraş açılımı, Taşınmaz Mal komisyonu üzerinden mülkiyet haklarına saygılı ve hukuka uygun bir şekilde gerçekleştirilecektir. Bu çerçevede, Bakanlar Kurulumuz tarafından kabul edilen kararla Kapalı Maraş’ın yüzde üç buçuğuna tekabül eden bölgenin, askeri bölge statüsü kaldırılarak, Maraş açılımımızın ikinci aşamasına geçilecektir. Bu adımla, iade talebiyle başvuran hak sahiplerine, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun bu yönde bir karar vermesine olanak sağlanacaktır” dedi.

Tatar, gelinen bu aşamada, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin; Maraş’ın açılması için almış olduğumuz kararlara verdiği güçlü destek için minnettar olduklarını da vurguladı.

Tatar, egemen eşitlik temelinde Kıbrıs adası etrafındaki hidrokarbon zenginliklerinden yararlanma konusunda Güney Kıbrıs’la KKTC olarak yapılan iş birliği önerilerinin hala masada ve diplomasi kapısının açık olduğunu da yineledi.

Tatar, son bir buçuk yılda tüm dünya ile birlikte KKTC’yi de tehdit eden, hayatı durma noktasına getiren pandemiye karşı, Anavatan Türkiye’nin desteği ile büyük bir mücadele verildiğini de anımsattı ve Türkiye’nin KKTC için yaptığı projeleri detaylı olarak anlattı.

Kıbrıs Türk halkının en büyük gücünün Türkiye Cumhuriyeti olduğunun bilincinde olan dış güçler ile içerdeki bazı çevrelerin, Türkiye ile olan bağları kopartmak için her yolu ve yöntemi büyük bir inat ve ısrarla kullanmakta olduklarına da işaret eden Cumhurbaşkanı, “Ana hedefleri ise Kıbrıs Türk halkını yalnız bırakmak ve istedikleri çözüm şeklini empoze ederek dayatabilmektir. 20 Temmuz Barış Harekâtı’nın 47. Yıldönümünü kutladığımız bugünlerde de Türkiye ile olan bağlarımızı kopartmaya yönelik saldırıların ve provakasyonların gündeme getirildiğini görmekteyiz. Dikkat çekici olan ise bu saldırı ve provakasyonların bir boyutunun AKEL milletvekili tarafından organize edilmesidir. Halkımız bunlara karşı dikkatli ve uyanık olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin desteği olmadan Kıbrıs Türk halkının var olamayacağı unutulmamalıdır” dedi.

İki bayramın büyük bir coşkuyla kutlandığı bu önemli ve tarihî günde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve heyetini KKTC’de görmekten büyük bir memnuniyet duyduklarını da ifade eden Tatar, dost ve kardeş ülkelerden gelen misafirlere, kardeş ülke Azerbaycan’dan gelen milletvekillerine teşekkür etti ve Karabağ zaferlerinin KKTC’yi de ne kadar gururlandırdığını dile getirdi.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da konuşmasına “Kıbrıs Türk halkının barış ve özgürlüğe kavuşmasını sağlayan harekatın 47’inci yılında aranızda bulunmaktan büyük mutluluk duyuyorum” diyerek başladı…

Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin adada kalıcı ve adil bir çözüme ulaşılması için bugüne kadar her türlü samimi çabayı gösterdiğini anımsatan Erdoğan, “kimse artık geriye dönüş beklemesin. Geçersizliği kanıtlanmış modeller üzerine harcanacak bir 50 yılımız daha yoktur” dedi.

Erdoğan, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, adada adil bir çözüme kavuşulması için bugüne kadar her türlü çabayı gösterdiğine işaret ederek, Rum tarafının tüm süreçlerde çözüm yolunu tıkadığını belirtti ve Kıbrıslı Türklere verdiği hiçbir sözü tutmayan Avrupa Birliğine çağrıda bulundu.

“Buradan AB’ye sesleniyorum, ne oldu? Siz sözünüzü tuttunuz mu? Bunlarda hep yalan, hep yalan. Bunlarda demokratlık yok. AB, mali ve idari noktada Kuzey Kıbrıs’a desteklerini vereceklerdi. Verdiler mi? Vermediler. Geçen gün beni arıyorlar. ‘Duydum ki ayın 20’sinde KKTC’de konuşma yapacakmışsınız. Herhalde orada rahatsızlık verici bir konuşma olmaz.’ Bunun iznini sizden alacak değiliz” dedi…

Erdoğan konuşmasında Kapalı Maraş konusuna da değindi…
Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin izlediği politikanın tam bir siyasi kararlılık politikası olduğunu belirten Erdoğan, Rum tarafının karşı propagandasına rağmen Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Maraş konusunda ortaya koyduğu tutumu tebrik etti. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıs’ta bundan sonra diniyle, diliyle iki eşit halk ve iki devletin bulunduğu kabul edilmeden müzakerelerde ilerleme sağlanamayacağının da altını çizdi.

Maraş’ın yüzde 3 bir bölümünün pilot bölge olarak açılacağını kaydeden Erdoğan, Maraş’ta hayatın yeniden başlayacağına vurgu yaptı.
Erdoğan, “Maraş’ta hayat yeniden başlayacaktır. Artık Maraş’ta herkesin yararına olacak yeni bir dönemin kapıları açılacaktır. Yıllardır atıl durumda kalan bu bölge çözümsüzlüğün değil Kıbrıs adasının müreffeh geleceğinin sembolü olacaktır. Yeni mağduriyetler oluşturulmayacaktı“ “ ifadelerine yer verdi.

“Bizim kimsenin toprağında hakkında mülkünde gözümüz yoktur” diyen Erdoğan, kimsenin de Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hakkına el uzatamayacağını belirterek, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin ve Kıbrıs Türkü’nün hak ve çıkarlarını korumakta kararlı olduklarını vurguladı.

“Rum tarafı sonbaharda sondaj çalışmalarına yeniden başlayacağını duyurdu. Kimin gerginliği arttırdığının muhakemesini uluslararası toplumun vicdanına sunuyorum. Hem içerde hem de dışarıda bugünkü ziyaretimizden rahatsızlık duyanlar olduğunu görüyoruz. Bu çevreler ilk günden itibaren ziyaretimizi gölgelemek için ellerinden geleni yaptılar. Amerika’da bir kesim Rumlarla ilişkileri güçlendirmek bahanesiyle harekete geçti. Tescilli Türkiye düşmanlarının olduğu bazı isimler Rumlara desteklerini açıklamak üzere konferans düzenlemişler. Barış Harekatı’nın 47 yıldır hala hazmedilemediği anlaşılıyor. Değil 47, 147 yıl da 247 yıl da sürse Kıbrıs Türk halkı bağımsızlığından ve özgürlüğünden taviz vermeyecek. Onlara bir an önce KKTC’ye gelerek buradaki devleti tanımaları çağrısında bulunuyorum. Bizim nazarımızda boş teneke gürültüsünden öte bir kıymeti yoktur. Türkiye ile KKTC’nin kardeşliğini örselemeye kimsenin gücü yetmez. Biraz sonra farklı alanlarda Kıbrıs Türk’ünün hayatına dokunan projelerin açılışını gerçekleştireceğiz. Bütün zorluklar geçici, KKTC ise kalıcıdır. Mücahitler ve Mehmetçikler bu topraklarda KKTC’nin geleceği için şehit oldular. Bu devlet yeni nesillerle daha da güçlenecek.” dedi.

Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin en büyük gücünün birlik ve beraberliği olduğunu vurgulayan Erdoğan, Kıbrıs’ta çözümün de barışın da istikrarın da temelinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin siyasi ekonomik ve sosyal bakımdan daha da güçlenmesi, Kıbrıs Türk halkının refah seviyesinin ilerletilmesinin yattığını belirtti.

Lefkoşa Doktor Fazıl Küçük Bulvarı’ndaki tören konuşmaların ardından resmi geçitle sona erdi